
Bir Mevlevi Dede’sinin Sesi
1980 yılında Süleyman Hayati Dede ile tanışma şerefine nail olduk. Onunla tanıştığımız anda, Rabbine derinden bağlı ve onunla bir olan bir ruhun huzuruna kabul edildiğimizi hissettik. İki küçük oğlumuz yanımızdaydı ve küçüğünün adının Şems olduğunu duyar duymaz ayağa kalktı, “Ey Hazreti Şems!” dedi ve Mevlevi dervişlerinin geleneksel tavrıyla kollarını havaya kaldırarak döndü. Mektuplarını her zaman el-Fakir el-Mevlevi, “Mevlana’nın sadık fakiri” diye imzalardı. Konya’daki küçük evinde onu ne zaman ziyaret etsek, bize her zaman getirdiğimizden daha fazla hediye verirdi … ve sonsuz derecede zengin olan manevi varlığı bizi her zaman gözyaşlarına boğardı.
Burada paylaşılan sözler, 1978 yılında Claymont Derneği’nde yaptığı konuşmaların transkripsiyonlarından düzenlenmiştir. İnşallah burada paylaşılan sözlerle bir Mevlevi Dede’sinin varlığından bir şeyler aktarılmış olur.
* * *
“İnsan olabilmek için her zaman İlahi Varlığın içinde olmamız gerekir – Tanrı’nın farkında olmak, O’nu kalbimizde tutmak. Bir insan zikir yaptığında, ruhu – kalbi açılmaya başlar. Zekası daha latif ve daha geniş hale gelir. Bedeni daha sağlıklı hale gelir. Güzel bir durum ortaya çıkar – tıpkı iyi bir müziğin getirdiği duruma benzer. Tüm varlık bir çiçek gibi açılır ve ilahi sır – daha önce anlayamadığınız veya bilemediğiniz şeyler – size ifşa olmaya başlar. Zikir yapmak işte bu yüzden gereklidir. İnsanoğlu için bu çok iyi bir şeydir.
Tabii ki zikrin, anmanın pek çok çeşidi vardır. İnsanlar bunu ayakta da yapabilirler. Otururken de Allah’ı zikredebilirler, yolculuk yaparken de… Her saniye, her yerde Allah’ı bulabiliriz çünkü Allah bizi her zaman görür… Bu yüzden Allah’ı hatırlama ve zikir pratiğinden ayrılmak istemiyoruz ve bunun kalbimizden çıkmasını istemiyoruz. Bu nedenle yeni bir bilgi türü -ilahi bilgi- bize gelir ve ihtiyaç duyduğunuzda özünü anlayabilirsiniz. Ve nereye gittiğinizi, başınıza ne gelebileceğini, kötü bir şey mi yoksa iyi bir şey mi gelebileceğini bilecek bir zekâ ile kutsanırsınız.
Zikirde bahsediyor olabileceğimiz ve sizin anlamayabileceğiniz pek çok şey vardır. Önemli olan, Allah’ın gözlerinizin önünde, zihninizde ve kalbinizde mevcutmuş gibi önünüzde bulunmasıdır. Her zaman O’nun hemen yanı başınızda olduğunun farkında olmak, O’ndan asla ayrı olmadığınızı anlamak.
Her şeyde, hatta felaketlerde, musibetlerde ve kazalarda bile O’nun etkinliğini görmeye her zaman hazır olun. O zaman O bizi kazalardan ve felaketlerden koruyacak ve biz O’nun koruyucu Elinde olacağız. Eğer bu durumda (zikir halinde) olursanız, kalbiniz açılır ve zekanız daha da aydınlanır ve hızlanır ve daha önce anlayamadığınız birçok şey size açıklanır.
Zikir yapmak sadece insanlığın iyiliği için değil – sosyal etkileşiminiz dünyanın bir parçasıdır – aynı zamanda kendiniz için de gereklidir. Tanrı’yı bilmek, O’nu hatırlamak için insanlar binlerce yıldır zikir yapmaktadır. Hatırlama biçimlerinde insanlar farklı modeller oluşturmuşlardır. Farklı hareketler yaptılar ve Tanrı’yı faaliyetleri aracılığıyla anladılar. Uzun zaman önce, Tanrı’yı hatırlamak için, bu formları ve gelenekleri – kutsal dansları ve farklı dua biçimlerini – sadece hatırlama faaliyetine dahil olmak için üstlendiler.
Bunu neden yaptılar? Doğru yolu bulmak için, Allah’la yakınlık kurmak için – Tanrı’ya giden doğrudan yola devam etmek için, böylece Allah onları kabul etsin, onları kabul etsin diye. Çünkü Allah’ı seviyorlardı, Allah’In da onları sevmesini istiyorlardı. Allah onları sever ve onlar da O ‘nu severler [5:54]. Bu tür bir faaliyet (zikir) hepimiz için gereklidir. Yaşamlarımızı bu düşünceyle planlamamız gereklidir.
İlahi Varlığı bilmemiz – O’nu her zaman hazır tutmamız – gereklidir. Yaratıldığımız andan beri zikir yapıyoruz. Bunu kendimiz için yapıyoruz. “Bu benim Allah’ım, benim Allah’ım!” diyerek bilgimizi -ilahi bilgimizi- arttırıyoruz. Bu bilgide büyümek için zikir yapmaya devam etmek gerekir. Zikir yapmak, Tanrı’yı hatırlamak, Tanrı’ya şükretmekle aynı şeydir…
Şimdi bir dua edeceğiz ve bu duada hep birlikte yolculuk edeceğiz…
‘Lütfen Senden hiç ayrılmadığımızı, her zaman Sana yakın olduğumuzu duy. Lütfen içimizde bu durumu gerçekleştir. Lütfen bizi kötülüklerden ve zararlı eylemlerden uzak tut. Allah ilmimizi artırsın. Allah bizi korusun.”